İşletmelerde ve kar amacı gütmeyen eğitim odaklı organizasyonlarda(üniversiteler, eğitim kurumları, uzaktan eğitim merkezleri) doğru bir uzaktan eğitim sistemi inşaa etmek için öncelikle öğrenme psikolojisi temelli bir ihtiyaç analizi yapmak gerekmektedir. Hangi modelin, nasıl bir işleyiş tarzı ile ve hangi aşamalarda sisteme entegre edilmesi gerektiğini belirlemek adına Uzaktan Eğitim Kuramlarını bilmek önem arz etmektedir.
19.yüzyılın ortalarından 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar uzaktan eğitim ile ilgili kuramsal hiçbir çalışma yapılmamıştır. Kuramlar, uzaktan eğitim çalışmaları için önemlidir. Çünkü uygulamaları inceleme biçimlerini etkilemektedirler. Yeni teknolojiler, globalleşme ve öğrenmeye ilişkin yeni düşünceler nedeni ile geleneksel eğitim yaklaşımları değişmektedir. Uzaktan eğitimin nasıl uygulanması ve araştırmaların ne şekilde yapılması gerektiğine ilişkin farklı görüşler bulunmaktadır.
Boerje Holmberg (1986), kuramsal düşünceleri, uzaktan eğitimcilerden aldığı sonuçlarla birleştirerek elde etmiş ve böylece bir karara varabilmiştir. Holmberg kuramların gerekliliği hakkında şu ifadeyi kullanmıştır:
“Anlaşılan ve açıklanan sonuçlardan biri; hipotezlerin çarpıtılan gerçeklerin kabulü ve geliştirilebilmesidir. Bu, bize uzaktan eğitimin göz ardı edilen koşullarının iç yüzünü gösterdi. Böylelikle, doğru yöntemleri uygulamak konusunda gidilmesi gereken yollar da ortaya çıkmış oldu...”
Uzaktan eğitimin işleyişiyle ilgilenmiş olan Michael G. Moore (1994) “makro faktörler” adını verdiği sorunlar yüzünden uzaktan eğitimin olumsuz etkilendiğini belirtmiştir. Çalışmalarına eğitim alanında başlamış, uzaktan eğitimin tanım ve açıklamalara ihtiyacı olduğunu görmüş, öğrenme ve öğretimin çeşitli formlarındaki kritik elementlerin tanımlarıyla, alandaki çeşitli öğeler arasındaki ayrımı yapmıştır.
Moore’a göre makro faktörler:
- Tanımlama: Uzaktan eğitim alanındaki kavramların tanımı
- Açıklama: Sürecin açıklanması
- Farkı görme: Okulda verilen eğitim ile uzaktan eğitimin karşılaştırılması
- Teşhis etme: Sürecin değerlendirilip sorunların belirlenmesi
- Kuramsal bir çerçeve oluşturma: Uzaktan eğitim için kuramın gerekliliğini savunmaktadır
Desmond Keegan (1988) ise, uzaktan eğitimin kuram tabanından yoksun olmasından yakınarak: “Kabul edilen kuramsızlık uzaktan eğitimi zayıflatmaktadır: Karar metotları, medya, finans, öğrenci desteğine karşı, kimlik yoksunluğu, bir çevreye ait olma duygusu ve bir mihenk taşının olmayışı uzaktan eğitimin yapılabilirliğini düşürmektedir. “Genel inanışa göre; kuram, birbiriyle ilişkili hipotezlerin oluşturduğu açıklama ve yordamlardan meydana gelir. Holmberg’e göre (1985); kuramcıların amacı; açıklayıcı kuramlar kurmaktır.
Uzaktan eğitim, geleneksel eğitimden sunum itibariyle ayrılır. Holmberg, uzaktan eğitimin, eğitimin ayrı bir şekli olduğunu söyler. Keegan (1986), uzaktan eğitimin, eğitimin farklı bir şekli olduğuna katılır ve geleneksel eğitime paralel ve tamamlayıcı olduğunu da söyler. Shale (1988) ise şu görüşü savunur; eğitim, öğrenci ve öğretmen yüz yüze iken de ayrı iken de meydana gelebilir.
Keegan (1986)’ın dönüm noktası olan ‘The Foundation of Education’ kitabı kuramları üç grupta toplamıştır:
- Özerklik (Otonom) ve Bağımsızlık Kuramları
- Sanayi Kuramı
- Etkileşim ve İletişim Kuramı
Özerklik (Otonom) ve Bağımsızlık Kuramları:
1960’ların sonları, 70’lerin başlarında ortaya atılmış kuramlardır. Başlıca temsilcileri Delling, Wedemeyer ve Moore’dur. Charles Wedemeyer’e göre uzaktan eğitimin temeli öğrencinin bağımsızlığıdır. Bu amaçla Wedemeyer, öğrenci bağımsızlığını ve bu bağımsızlığı uygulama yolu olarak teknoloji benimsenmesini içeren sistemin sahip olması gereken bazı özellik belirtmiştir. Bunlar:
- Öğrenci mekândan ve zamandan bağımsız olmalı.
- Öğrenme öğretmenden bağımsız olmalı. Öğrenen öğrenme sorumluluğunu kendisi almalı yani öğrenme bireyselleşmeli.
- Öğretim elemanları, öğretim görevlerine daha fazla zaman ayırmalı bunun içinde gerekli olanaklar sağlanmalı.
- Öğrenenlere öğrenmeleri için kurslar, yöntemler ve uygulamalar için geniş imkânlar sağlanmalı.
- Öğrenme için gerekli olan metotlar, teknolojiler, materyaller ve ortamlar geliştirilip eğitim sürecine entegre edilmelidir.
- Bir konunun öğretimi için farklı yöntemler ve ortamlar denenmeli. Bu şekilde en etkili öğrenme gerçekleştirilebilir.
- Süreç değerlendirilip gereken değişiklikler yapılmalı.
- Bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalı. Bu faklılıklar doğrultusunda öğrenenlere öğrenme fırsatları sunulmalı.
- Öğrencilerin değerlendirilmesinde zaman, mekan, yöntem gibi engeller ortadan kaldırılmalı.
Charles Wedemeyer Uzaktan Eğitim sürecinde 4 öğeye dikkat çekmiştir:
- Öğretmen,
- Öğrenen,
- İletişim sistemi (içeriğin aktarılışı),
- İçerik.
Bu öğelerin öğretim sürecinde, öğrenene daha fazla özgürlük sağlayacak şekilde sunulması lazım.
Michael Moore, uzaktan eğitimi öğrenci-yönetiminde ve öğretmen-yönetiminde olarak ikiye ayırıyor ve özellikle iki değişken üzerinde duruyor.
- Öğretmen ve öğrenci arasındaki uzaklık: Uzaktan eğitimin 2 boyuttan oluştuğunu söylüyor: çift-yönlü iletişim (diyalog) ve programın öğrenci ihtiyaçlarını karşılama düzeyi (yapı).
- Öğrenci sorumluluğu ve kararlılık: Kendi öğrenme sorumluluğunu almalı, öğretmenden çok az yardım istemeli, aktif olmalı. Burada öğrenen özerkliğinden bahsedilmektedir. Geleneksel okul düzenlemelerinde öğrenenler, öğretmenlere bağlı pasif bireylerdir. Uzaktan eğitimde, öğrenen ile öğretmen arasında bir açık vardır ve öğrenen sisteme ve programa katılmak için daha fazla sorumluluk almak zorundadır. Özerk öğrenci, öğretmenin yardımına çok az ihtiyaç duyar. Burada aktif öğrenme söz konusudur.
Moore’a göre uzaktan eğitim süreci 2’ye ayrılır:
- Öğrencinin belirlediği (özerk),
- Öğretmenin belirlediği (özerk olmayan
Sanayi Kuramı:
Otto Peters, uzaktan eğitimi öğretim ve öğrenmenin sanayileşmiş bir şekli olarak görmektedir. 1960 yılında uzaktan eğitim kurumlarıyla yaptığı araştırma sonucunda uzaktan eğitimin endüstriyel ürünlerin üretimi ile karşılaştırılarak analiz edilebileceğini söylemiş ve uzaktan eğitimin endüstri devrimi ile birlikte ortaya çıktığını vurgulamıştır.
Peters, Uzaktan Eğitimde, işlerin bölünmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Peters, özetle şunları ifade etmektedir;
- Üretim sürecinden önceki hazırlık çalışması kadar kursları geliştirmek de önemlidir.
- Öğretim sürecinin etkililiği, özellikle planlama ve organizasyona bağlıdır.
- Kurslar resmileştirilmeli ve öğrenci beklentileri standartlaştırılmalıdır.
- Öğretim süreci tarafsız yürütülmelidir.
Geleneksel öğretmen rolü farklılaşmıştır. Yani öğretmen artık direk bilgiyi sunan kişi konumundan, öğrenen için bilgiye ulaşmada bir rehber ve yardımcı konumuna geçmiştir. Uzaktan eğitim, ancak kaynakların yoğunlaştırılması ve yönetimin merkezileştirilmesi ile ekonomik olabilir.
Etkileşim ve İletişim Kuramı:
Holmberg’in kuramı araçla yapılan iletişimde soru ve cevapların, tartışmaların ve birlikte çalışmanın öğretim etkililiğini sağlama derecesindeki açıklayıcı niteliğe sahiptir. Holmberg, kuramı için 7 sayıltı önermektedir:
- Öğretimin merkezinde öğrenen ile öğretmen arasındaki etkileşim vardır ve bu etkileşim öğrencilerin farklı görüşler, yaklaşımlar ve çözümlerle kursa katılımına olanak verir.
- Öğrenme ortamlarına katılmada ait olma hissi taşımak ve öğretmenle iletişimin rahat olması öğrenmenin zevkli hale gelmesini sağlar.
- Öğrenme zevki, öğrencinin motivasyonunu artırır.
- Karar verme süreçlerine katılım, öğrenci motivasyonunu artırır.
- Yüksek öğrenci motivasyonu öğrenmeyi destekler.
- Arkadaşça davranmak ve konulara erişimdeki kolaylık, öğrenmeyi zevkli hale getirir. Bu da öğrenci motivasyonunu artırır ve etkili öğrenmelere götürür.
- Öğretimin etkililiği öğrencinin ne öğrendiğiyle gösterilir.
Bu bilgilerden yola çıkarak Holmberg kuramını oluşturmuştur: “Uzaktan eğitim motivasyonu sağlayacak, öğrenmeyi zevkli hale getirecek, öğrencinin ilgi ve ihtiyaçlarıyla bağlantılı konulara yer verecek, öğrenen-uzaktan eğitim kurumu arasındaki karşılıklı anlayış hissini yaratacak, kurs içeriğine erişimi sağlayacak, öğreneni aktivitelere, tartışma ve kararlara katacak ve genel olarak öğrenen ile yararlı, gerçek iletişimleri kuracaktır”
Kuramların analizinden sonra uzaktan eğitim sistemlerinin nereye gideceğini 1998 Virginia Fairfaz’daki Dünya Bilgi Teknolojisi Kongresinde Larry Ellison şu şekilde öngörmüştür: “Bir gün, Çin’in kırsal kesimindeki bir adam MIT Online’dan master derecesi alabilecek ve siber uzayda bir işe başlayabilecektir – ve bunları köyünden hiç ayrılmadan yapacaktır.” Yapılan çalışmalar ve gelinen durum, özellikle ABD’de bu öngörünün doğruluğunu gösterir niteliktedir.
Son söz; gerek üniversitelerimizin yaptığı çalışmalar, gerekse kar amacı güden organizasyonlarımızın faaliyetleri Türkiye’de “Online Degree” kavramının yaygınlaşması açısından önemlidir. Gerek fiber internet altyapısının yaygınlaştırılması gerekse 4G mobil teknolojilerine geçilmesinden dolayı 2015 yılı Türkiye adına büyük gelişmelere sahne olacaktır. Ancak bilinmelidir ki, Uzaktan Eğitim pazarında doğru ihtiyaç analizlerini yapmış, kazanımları belirlemiş ve öğrenici odaklı bir sistemi yaygınlaştırma konusunda bilimsel temelli çalışan organizasyonlar ayakta kalacaktır.
Kaynakça
- ÖZMEN Ahmet, Göktay İ. Ediz, Uzaktan Eğitim ve Dumlupınar Üniversitesi Modeli, Açık ve Uzaktan Eğitim Sempozyumu, Eskişehir 2002
- Rumble, Greville,The Management of Distance Learning Systems, Paris 2002
- Holmberg, B. (1998). Critical reflection, politics, obscurantism and distance education. Epistolodidaktika 1998, 2, 27-37.
- Keegan, D. (2002). The future of learning: from eLeaning to mLearning. ZIFF Papiere 119. Hagen: FernUniversität.
- Moore, M. G., & Kearsley, G. (2005). Distance education: A systems view. Belmont: Wadsworth Publ.
Leave a Reply