Günümüzde teknolojinin inanılmaz büyük bir hızla geliştiği ve hayatımıza yön verdiği gerçeği herkes tarafından kabul edilmektedir. Bugün teknolojinin geldiği nokta, aynı standart ve kalitedeki eğitimin sınırsız olarak tüm dünyada gerçekleşmesine imkân tanımaktadır. Dünyanın dört bir yanındaki insanlara, birçok üniversitenin en iyi hocalarından, en iyi eğitimi 10 yıl önce imkânsız olan hız, kapsam ve ölçekte sunabiliyoruz artık.
Derslerin, ödevlerin, hocalarla ve diğer öğrenim görenlerle bilgi paylaşımının tamamen internet ortamında yapılmasını sağlayan uzaktan eğitimde, ABD açık ara önde gitmektedir. Knewton Araştırma Şirketinin araştırmasına göre, karma (sınıf içinde internet araçları kullanarak) öğrenme kurslarını tercih edenlerin oranı geçen sene yüzde 30`a çıkmış bulunuyor. Bu rakamın 2014 sonunda yüzde 47, 2020`de ise yüzde 98`i bulacağı tahmin ediliyor. ABD`deki üniversitelerin yüzde 96`sı en az bir dersin sanal sınıfta görülmesini zorunlu kılıyor. Geçen sene 6,3 milyon yüksek eğitim gören öğrenci en az bir dersini online eğitim olarak tamamlamış olması da önemli bir ayrıntı.
Son bir senedir online eğitim literatürüne yeni bir tanım girmiş durumda. “MOOC” “Kitlesel Açık Çevrimiçi Ders”i karşılayan Massive Open Online Course ifadesinin karşılığıdır. MOOC’ u ilk ortaya atan David Cormier ve Bryan Alexandar isimli iki farklı girişimcidir. MOOC fikrine ait kavramları ilk ortaya koyan ise George Siemens ve Stephen Downes’tır. MOOC sınırsız kullanıcıya internet üzerinden erişime izin veren çevirimiçi derslerden oluşmaktadır. Bu derslerin içinde videolar, problemler, anketler ve görseller de bulunabilmektedir.
MOOC’lar her ülkenin kendi kültürüne ve eğitim sistematiğine göre değişiklik göstermektedir. Amerika’da bu süreç Edx ve Coursera ile başlamıştır. Öncelikle üniversiteler ellerinde bulunan ve video kayıt cihazları ile çektikleri dersleri yüklemişler ancak verim alınamadığını gördüklerinden dolayı yeni nesil online eğitim platformları üzerinden dersleri işlemeye başlamışlardır. Hocaya anlık soruların sorulduğu, hocaların dönem içerisinde vize ve finaller yaptığı, ders anında anketler paylaştığı ve ödevlerin durumuna göre puanların verildiği bir sistem halini almıştır. Hatta o kadar tutmuştur ki, birçok ünviersite MOOC’lar üzerinden “Online Degree” de vermeye başlamıştır. Harvard, MIT, UPenn, Princeton, Stanford gibi meşhur üniversitelerin hocalarına bu platformlar üzerinden ücretsiz erişim mümkündür.
Türkiye’de MOOC’lar ilk olarak E-Üniversite üzerinden faaliyete girmiştir. Burada hem İngilizce olan MOOC’lar Türkçe halde, hem de Türk iş ve eğitim piyasasına uygun Türkçe içerikler geliştirilmiştir. Daha sonrasında Turkcell Khan Academy ile işbirliğine girip Turkcell Akademi de MOOC pazarına adımını atmıştır.
MOOC’lar teknoloji geliştikçe dünyada da ülkemizde de hatrı sayılır bir yere geleceklerdir. Yasal altyapının oluşturulmasının ardından üniversitede seçmeli dersler MOOC sistemi üzerinden sunulmaya başlayacaktır. Bu konuda devlet üniversitelerinin olduğu gibi özel üniversitelerin de ciddi çalışmaları vardır. MOOC Sisteminde 3 ayrı taraf birbirleri arasında doğrudan iletişim halindedir. MOOC’u yayan organizasyon, eğitmen ve öğrenci. Genel hatları ile
- Organizasyon olabildiğince fazla sayıda öğrencinin kendi platformu üzerinden giriş yapmasını isteyecektir. Çünkü daha sonrasında bu dataları remarketing ve data sharing’le kullanmak ana hedefidir.
- Eğitmenler, eğitim bilimlerini web teknolojilerine entegre ederken sorun yaşamamak adına online test, online sınav, online ödev ve online anket modüllerinin doğru çalışmasını yani kısaca sistemin “ölçme değerlendirme” adına verimli olmasını beklemektedir. Zira ölçme değerlendirme kısmı yeterli olmayan MOOC’ların Video paylaşım sitelerindeki eğitimlerden bir farkı yoktur.
- Öğrenciler de, bilgiye en hızlı şekilde ulaşmak isteyecektir. Yani Mobil cihazlardan bağlanma, streaming özelliğinin yeterliliği ve bant genişliğinde sorun yaşamamak onlar için olmazsa olmazdır. Öğrenciler Son zamanlarda tüm dünyada(Türkiye’de olduğu gibi) dersleri tamamladıktan ve sınavları geçtikten sonra sertifika da istemeye başlamışlardır. Bu konu için MOOC Siteleri Online Sertifika Programlarına da ağırlık vermeye başlamıştır.
Her birinin isteklerinin ortak paydada buluşması ile daha verimli eğitimler yakın zamanda verilmeye başlanacaktır. Özellikle 2015 yılı MOOC’lar için devrim niteliğinde olacaktır. Gerek üniversitelerin kendi aralarındaki anlaşmaları gerekse web teknolojilerindeki yeni gelişmeler eğitimdeki MOOC pazarını arttıracaktır. Örneğin MOOC’lardan aldığınız herhangi bir dersi başka bir üniversitenin örgün ya da online programında saydırabilecek, kredilerinizi buradan tamamlayabilecek ya da mobil olarak sertifika alabileceksiniz.
Bu arada Dünya üzerinde enstitü ve üniversitelerin birçok dilde yayımlanan MOOC’larına buradan ulaşabilirsiniz.
Leave a Reply